Yaşayan Yazılar – İlk Yazı

Bugün, az önce, vebsitemde “yaşayan yazılar” diye bir bölüm oluşturdum. Biliyorum, şimdi diyeceksiniz ki bana, “yaşayan yazı olmaz ki… Fikir insan gibidir, yaşar; yazı fotoğraf gibidir, cansız. Fikir su gibidir, akar gider; yazı buz gibidir, donuk. Fikir göçmen kuşlar gibidir, bir o yana bir bu yana uçar gider; yazı toprak gibidir, sessizce sonsuzluğu bekler…”

Ben de diyeceğim ki size, “sizin bildiğiniz yazılardan değil burada yazacaklarım benim. Bugün bir satır, yarın iki… Belki öbür gün tekrar bir satır geri… Neyse fikirlerim, duygularım, değiştikçe, geliştikçe, sevindikçe, üzüldükçe, -özetle- günden güne değişecek bu bölüm altında yazacaklarım. Bazen başı olmayacak, bazen sonu. Bazen, belki, anlayamayacaksınız nedir konu. Gün gelecek siliceğim, sil baştan yazmayı tekrar deneyeceğim.”

İşte o yüzden ben bu yazılara “yaşayan yazılarım” diyeceğim.

İşte bu sebeple dostlarım, “yaşayan yazılar” bölümü altında yazacaklarımı olmuş, bitmiş, sonu gelmiş yazılar olarak görmeyiniz. Eskiden okuduğunuz bir yazıya sonradan baktığınızda “bu yazı böyle değildi, neden değiştirmiş acaba” demeyiniz.

Ertuğrul Akçaoğlu